Üniversitemizde Mehmet Akif’in Hayatı Üzerinden Modernleşme Değerlendirildi

24.12.2014

Üniversitemiz Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesinde “Modernleşme ve Mehmet Akif” konulu bir konferans düzenlendi. Bartın Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. İsmet Emre’nin konuşmacı olarak yer aldığı konferansa; SBBF Dekanı Prof. Dr. Abdülkadir Buluş ile Öğretim Üyeleri ve öğrenciler katıldı.

Mehmet Akif Yaşadığı Çağa ve Kendi Değerlerine Hakim Birisiydi 

Mehmet Akif’i anlamak istiyorsak öncelikle onun yaşadığı dönemi, dünyanın şu anki durumunu çok iyi anlamalıyız diyerek konuşmasına başlayan Prof. Dr. İsmet Emre; 19. Yüzyılda Batı Dünyası'nın durumu ve Batı’nın Osmanlı'ya bakışını anlattı. Mehmet Akif’in yazılarından alıntılar yapmak suretiyle onun iç dünyasına değinen Emre: “ Akif arifane bir şekilde, çağının sadece politik ve sosyolojik değerlerine hakim olarak kendini konumlandırmakla yetinmeyip, içinde yaşadığı toplumun psikolojisine de hakim olmuştur. Bu psikoloji Batı’nın kendini güçlü, dominant, etkin ve sağlıklı gösterirken, diğer medeniyetleri zayıf, çekinik ve hastalıklı olma mantığına dayanıyordu. Bu çok önemli bir konudur. Batı Dünyası Doğu Dünyası üzerinde bir korku hegemonyası kurmuştur. Batılılar en büyük rakibi olarak gördükleri İslam Dünyası’nda Osmanlı’ya bir ümitsizlik ve hastalıklı hali aşılama çabasına girmiştir. ” dedi.

Avrupalılar Amerika’yı keşfettiği zaman oradaki kabileleri sadece silahlarıyla yenmediklerini oralara grip mikrobunu götürmek suretiyle yendiklerini belirten Emre: “ Şu anki dünyamızda da durum çok farklı değil, toplumumuzda olan sekülerleşme, rasyonelleşme, tanrı tanımazlık, ırkçılık kavramları da birer virüstür aslında.” diyerek bu olguların insanları güçsüzleştirdiğinden ve yok ettiğinden bahsetti.

1. Napolyon Osmanlı’yı Yıpratmak İçin Özel Eğitilmiş Kişileri Osmanlı’ya Yolladı

Emre: “ Batıda bir ansiklopedizm oluşturularak yaratmak, üretmek kavramları dini referanstan çıkarılarak akıl merkezli bir sisteme oturtulmaya çalışıldı. Çeşitli yollarla örneğin gazete aboneliğine karşılık bütün evlere ansiklopediler yerleştirmeye çalıştılar. Bununla aslında sekülerleşmeyi evlerimize yerleştirdiler. ” diyerek güçlü olmak istiyorsak güçlü olanların iç dünyasını çok iyi tanımamız gerektiğinin altını çizdi. Fransa İmparatoru 1. Napolyon’un Osmanlı’nın güç kaybettiği ve Batı’nın yavaş yavaş oraya ilerlediği esnada 1815 yılında Paris’te 100-150 kişiyi toplayarak onlara Farsça, Osmanlı Türkçesi ve Arapça’yı çok iyi öğretmek suretiyle Osmanlıların içine örf adetlerini, ahlak anlayışlarını öğrenmek üzere gönderdiğinden bahsetti. Emre; Napolyon’un Osmanlı’ya gönderilenlere verdiği eğitimde:  “Fransızlar İslam Ülkelerine girecek olurlarsa karşılaştıkları insanların gücüne göre davranışlarını değiştirmek zorunda kalacaklardır. Zayıflara karşı savaş ve yağmaya başlayabilirler, ancak güçlülere karşı hile yoluna sapmalılar. Onların dinlerine, onurlarına ve mallarına doğrudan saldırmaktan kaçınmalılar. Onların arasına karışıklık ve güvensizlik tohumları ekmeli, soyluların üzerinde aşağılık kişilerin otoritesini kurmalılar. Çeşitli gruplar arasındaki uyuşmazlıkları körükleyerek halkı Sultan'a karşı baş kaldırmaya kışkırtmalılar. Güçlüler zayıfların yardımıyla yok edilmeliler. Ondan sonra zayıfları yok etmek zaten daha kolay.” şeklinde talimatlar verdiğini söyledi.

Prof. Dr. İsmet Emre’nin katılımcıların sorularını cevaplandırmasının ardından konferans sona erdi.

Paylaş