Türkiye'nin İlk Astronotu Alper Gezeravcı Öğrencilerimizle Bir Araya Geldi

22.02.2024

Türkiye'nin İnsanlı İlk Uzay Misyonu'nu tamamlayarak Türkiye'nin ilk astronotu olan ve Türk bayrağını uzayda dalgalandıran Alper Gezeravcı, Üniversitemizde öğrencilere deneyim ve tecrübelerini anlatarak, merak edilen soruları cevapladı.

Üniversitemiz Ahmet Keleşoğlu Yerleşkesi Nezahat Keleşoğlu Konferans Salonu'nda gerçekleştirilen özel etkinliğe Rektör Yardımcılarımız Prof. Dr. Ali Kahraman ve Prof. Dr. Mehmet Birekul, Üniversitemiz Rektör Danışmanı Ecevit Öksüz, Üniversitemiz yöneticileri, akademisyenler ve öğrenciler katıldı. 

Programın açılış konuşmasını gerçekleştiren  Rektör Yardımcımız Prof. Dr. Ali Kahraman, "Bugün Necmettin Erbakan Üniversitesi için tarihi bir gün. Yıllar sonra bu güzel ve önemli saatleri öğrencilerimiz çocuklarına, bizler ise torunlarımıza anlatacağız. Bugün öğrencilerimiz ve bizler için müthiş bir motivasyon oldu" dedi. 


"Öğrencilerle Bir Arada Olmaktan Son Derece Mutluyum"
Türkiye'nin İnsanlı İlk Uzay Misyonu'nu tamamlamanın ardından ziyaret ettiği ilk şehir olan Konya'da, Üniversitemiz öğrencileriyle bir arada olmaktan son derece mutlu olduğunu ifade eden Türkiye Uzay Ajansı Yönetim Kurulu Üyesi ve ilk Türk astronot Alper Gezeravcı, "Çocukluğumda hayal dahi etmekten imtina ettiğim, hayallerimin içerisine hiçbir şekilde dahil edemediğim bir serüveni yaşamış ve sonuca erdirebilmiş olmaktan son derece mutluyum. 100 yıllık tarihimizde insanlı  uzay alanında hiçbir tecrübe birikimimiz olmamasına rağmen ilk defa girdiğimiz bu yolda, 2018 yılında Türkiye Uzay Ajansı'nı kurmuş bir ülke olarak muadilleri ile kıyaslandığında uzay ajansının kuruluşundan, insanını uzay istasyonuna taşıyana kadar geçen sürenin en kısa olduğu ülkeyiz" şeklinde konuştu.


"Böyle Kutsal Bir Hedefe Baş Koymak, Omuz Vermek Boynumun Borcuydu"
Türkiye'nin ilk astronotu olma yolunda yaşadıklarını anlatan Alper Gezeravcı, "2022 yılında Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından Türkiye'nin İlk İnsanlı Uzay Misyonu'nun icra edilmesi için Türk Astronot ve Bilim Misyonu duyuruldu. Gece uçuştan geldiğimde televizyonda tesadüfen gördüğüm bu habere sadece sevinebildim. Ülkemizin 100. yılında böyle önemli bir kararın alınmış olmasından son derece memnun oldum. Sadece merakımdan ilgili kurumun sitesinden gereklilikleri inceledim. Uzun bir listenin sonuna geldiğimde eksik herhangi bir kriterimin olmadığını gördüm. Bu andan itibaren ciddi düşünme sürecim başladı. Bugüne kadar bu misyonu gerçekleştirebilmiş ülkelerin uzay ajanslarından, astronotların hikaye ve biyografilerinden fikir edinmeye çalıştım. Çünkü ülkemizin 100. yılında koymuş olduğu bu kutsal hedefin hata payı ve töleransı yoktu. Proje içerisinde çok sayıda insanın emeği vardı. Bu emeklere saygısızlık etmemek için kendi yeterliliğimi sorguladım. 3 haftalık araştırma ve düşünme sürecinin ardından bu misyonunun gerekliliklerini karşılayabileceğim kanaatine vardım ve başvurumu gerçekleştirdim. Sürecin içerisinde herhangi bir yerde bulunmak dahi benim için onurdu. İlla bir sonuca ulaşması gerekmiyordu. Nihayetinde ülkemin imkanları ile bugünlere gelebildim, bu ülkenin dalgalanan bayrağının altında bu eğitimleri aldım. Böyle kutsal bir hedefe gücümün yettiği kadar baş koymak, omuz vermek boynumun borcuydu. Bu vesile ile yola çıktık" dedi.

"Dünyada Uzaya Yapılan Yatırımlar Her Yıl Çok Büyük Bir İvme İle Büyüyor"
Dünya genelinde uzaya yapılan yatırımların her yıl çok büyük bir ivme ile büyüdüğünü aktaran Alper Gezeravcı, "Bugünlerden yaptığımız yatırımlar, yarın sizlerin, ülkemizin pay almasını sağlayacak daha büyük yatırımların ve çalışmaların temellerini atıyor. Bir şeye bir bedel ödemeden, sahip olmanız mümkün değil. Bugün yaptığımız çalışmalar, gelecekte Ay ve Mars'ta planlanan çok daha büyük projelerde ülke olarak hak ettiğimiz payı almaya yönelik yapılan çalışmaların temellerini oluşturuyor. Bilim insanlarımız uluslararası camiada emsalleriyle eşdeğer çalışmalar yaptığı halde bugüne kadar içerisinde sadece uzay kelimesi geçmediği için asimetrik rekabet koşullarına maruz kaldılar. Aslında eşdeğer olmasına rağmen emsallerinden daha değersiz gibi görünen çalışmalar, artık emsallerinden daha değerli hale gelecek" diye konuştu.


"Tahlil ve Analiz Süreci Devam Ediyor"
Gezeravcı, bilim misyonları sonuç aşamalarının tahlil ve analiz sürecinin devam ettiğini vurgulayarak, "Yıllardır fazlasıyla hak ettiğimiz, bünyemizde bulunan potansiyel gücümüzü tetikleyecek, özgüvenimizin ayağa kaldırmasına vesile olması açısından artık tereddütsüz, kuşkusuz istediğiniz şekilde yürüme şansınız var. 19 Ocak'ta başlattığımız görevi 9 Şubat tarihinde tamamladık. 3 gün sonrasında Türkiye'ye ulaştık. Daha bir haftası geçmeden ayağımız tozuyla girdiğimiz ilk toplantıda verilen talimat, bir an önce bundan sonra yapılacak görevlerin de planlaması yönünde işlem adımlarına başlamamız yönünde oldu" ifadelerini kullandı.

"Uzay Alanındaki Yerimizi Perçinleyecek Olan Sizlersiniz"
Geçmişte uzay alanında çalışmayı hayal dahi edemediklerini aktaran Gezeravcı, "Uzaya en yakın olan NASA'nın en yakın birimlerinde çalışma imkanı bulan değerli bilim insanlarımızın dile getirdiği birşeyi söylemek istiyorum. O ülkenin insanı olmadığınız sürece istediğiniz kadar çaba gösterin belirli bir aşamadan ötesine geçemiyorsunuz. Her ülkenin kendi standartlarında çizmiş olduğu gizlilik kriterleri var. Kendi ülkesinin insanlarına uyguladığı güvenlik tedbirleri ile başka milletten olan insanlara uyguladığı tedbirler farklı. Dolayısıyla her şeyi mükemmel yapan bir insan dahi olsanız o ülkenin vatandaşı olmadığınız sürece o gizlilik kriterlerine maruz kalıyorsunuz. Bu nedenle kendi ülkemizin bayrağı altında yapmak istediğiniz bütün başarılara engelsiz ulaşma imkanınız var. Bu misyonun ve başarının hedeflediği kitle, bugün özgüvenini ayağa kaldırmaya çalıştığımız gençlerimiz. Bizlerde içinizden çıktık ve başarılara erişmek, dokunmak bu kadar kolay. İnşallah bundan sonraki görevleri başarı ile yerine getirecek ve uzay alanındaki yerimizi perçinleyecek olan sizlersiniz" dedi. 


"Kapsül Dışındaki Sıcaklık 2 Bin-3 Bin Derecelere Çıkıyor"
Uzay çalışmalarının en riskli bölümlerinin fırlatma esnasındaki ilk 12 dakika ve dünyaya dönüşte suya inişteki son 12 dakika olduğunu aktaran Gezeravcı, "Bu noktada kara delik var mı diye merak eden arkadaşlarımız oluyor. Eğer bir noktada kara delik varsa o da atmosfere giriş esnasında bütün dünya ile iletişimizin kesildiği, ne dünyadan size ulaşabildikleri ne de sizin dünyaya meramınızı anlatabildiğiniz o 6-7 dakikalık zaman dilimi. 100 kilometreden 55 kilometreye kadar o gözle görünmeyen hava öyle bir mukavemet gösteriyor ki dışardan dünyaya nüfus etmeye çalışan kapsülün sürtünme etkisiyle dışındaki sıcaklık 2 bin-3 bin derecelere çıkıyor. Biz bunu görsel olarak da görme şansımız oldu. İlk önce kıvılcımlarla başlayan, sonra tamamen bir alev topu halini alan, kapsülün tamamını saran büyük bir sürtünme gerçekleşti. Bu nedenle de hiçbir sinyal bu süreç içerisinde kapsül içerisine ulaşmıyor. İniş ise belirli bir irtifaya kadar roket motorları yardımı ile daha sonrasında klavuz paraşütlerle ve son olarak da ana paraşütlerle tamamlanıyor" şeklinde konuştu. 

"İlk Bağlantıyı Konya İle Gerçekleştirdik"
Telsiz görüşmeleri kapsamında yaptıkları ilk bağlantıyı Konya ile gerçekleştirdiklerini aktaran Alper Gezeravcı, "Tüm Türkiye ile buluşmalarımızın ilki Konya'da olduğu gibi Uluslararası Uzay İstasyonu'nda ki (ISS) ilk görüşmelerimizde Konya ile oldu" şeklinde konuştu.


"Hiçbir Duygunun ve Düşüncenin Sizi Engellemesine Müsaade Etmeyin"
Alper Gezeravcı, öğrencimizin Türkiye'nin ilk astronotu olacağını duyduğu anda ne hissettiği sorusuna, "Başvurumu yapmadan önce düşündüğüm ve araştırdığım 3 haftalık süreç, hissi konuları da kapsıyor. Vücudun reaksiyon gösterebileceği hissiyat döngüleri iniş, çıkışlar seçim anına bırakılmayacak kadar önemli. Mental, psikolojik ve fiziksel hazırlık, seçilme aşamasında değil, başvurundan çok daha önce yaptığım bir süreçti. Herhangi bir şekilde bir mukadderat tecelli edecekse, bu her şekilde tecelli eder. Bu nedenle hiçbir duygunun ve düşüncenin çıkılan yolu engellemesine müsaade etmemek gerekiyor" dedi.



"Roket İçerisinde 20-30 Kat Arası G Kuvvetine Maruz Kalınabiliyor"
Alper Gezeravcı, F-16 savaş uçağı kullanırken yaşadığı G kuvveti ile roket içerisinde yaşadığı G kuvveti arasındaki farkın sorulmasına ise, "Uçakta başımızın üzerinden giren ve  ayaklarımızın altından çıkan bir G kuvvetine maruz kalırız. Bu F-16'nın içerisinde 9 G kuvvetine kadar olabiliyor. Yani ağırlığımın 9 katına kadar bu kuvvet üzerime biniyor. Roket içerisinde ise G kuvveti vucüda göğüs kısmından girip sırtımızdan çıkıyor. Dolayısıyla göğüs bölgesinde bir ağırlık hissediyoruz. Ama bu G kuvvetine maruz kalma durumumuz F-16'da yaşadığımız kadar olmuyor. Bu anlattıklarım normal şartlarda yaşanılan. Örneğin roket içerisinde acil bir durum sistem ve sensörler vasıtası ile hissedildi. Ani olarak emergency kaçınma manevrası uygulanıyor. O süreç içerisinde ise kısa süreli de olsa 20-30 kat arası G kuvvetine maruz kalınabiliyor" diye konuştu.

"Sizin Artık İlham Alacak Bir Hikayeniz Var"
Alper Gezeravcı, öğrencimizden gelen ilham kaynağınız nedir sorusuna da, "Benim ilham kaynağım yoktu. Bugün burada sizin ile çok samimi bir şekilde paylaşmaya çalıştığımız da bu. İlham kaynağını kendisinde bulamamış bir kişi dahi devletinin ve milletinin güçlü kararı ile böyle bir şeye hayal dahi edemeden erişebildiyse, bugün sizlere bu yolu tamamen açan ülkemiz sayesinde sizin artık ilham alacak bir hikayeniz var" ifadelerini kullandı. 
Programın sonunda Rektör Yardımcılarımız Prof. Dr. Ali Kahraman ve Prof. Dr. Mehmet Birekul, Türkiye'nin ilk astronotu Alper Gezeravcı'ya hediye takdim etti. 
 




Paylaş