Üniversitemiz Ahmet Keleşoğlu İlahiyat Fakültesinde, 2025-2026 akademik yılının açış dersi, Gazze’de yaşanan insanlık dramına dikkat çekmek için, “İlk Dersimiz Gazze, Peygamberimiz ve İslam Ümmeti” başlığıyla gerçekleştirildi.
Ahmet Keleşoğlu İlahiyat Fakültesi Nezahat Keleşoğlu Konferans Salonu’nda düzenlenen programa Rektörümüz Prof. Dr. Cem Zorlu, Konya İl Müftüsü Prof. Dr. Ali Öge, Üniversitemiz yöneticileri, akademisyenler, öğrenciler ve davetliler katıldı.
Program, Prof. Dr. Mustafa Fayda’nın özgeçmişinin okunması ve M. Akif İnan’ın Mescid-i Aksa şiirinin seslendirilmesiyle başladı.
Ardından Üniversitemiz Ahmet Keleşoğlu İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Kamil Güneş, programın açılışında yaptığı konuşmada, “Bizden sonra gelenlerin bizleri hayırla yad edebileceklerini ümit ettiğimiz işlere imza atmak istiyor ve bu yönde çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Fakültemizde ilk defa gerçekleştirilen bu açış dersi ile de hayırlarla yad edilmeyi umuyoruz. Bu vesileyle davetimize icabet eden Prof. Dr. Mustafa Fayda Hocamıza teşekkürlerimi sunuyor ve programın hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum” ifadelerini kullandı.
“İsrail, Gazze ve Batı Şeria’da Soykırım ve İstila Politikası Yürütüyor”
Yeni akademik yıla buruk bir şekilde başlandığını ifade eden Rektörümüz Prof. Dr. Cem Zorlu ise, “Bugün burada yeni başlangıçların sevincini yaşıyoruz. Fakat sevinçlerimiz, kalbimizdeki bir yara ile iç içedir. O yara Gazze’dir. Gazze’de kardeşlerimiz ölümle, açlıkla, yoklukla sınanıyor. Orada çocuklar enkazların arasında büyüyor. Orada anneler, sabrın en ağır yükünü taşıyor. Orada babalar, çaresizliğin en keskin yüzüyle yüzleşiyor. Gazze’nin sokaklarında her gün insanlık imtihan ediliyor. İnsanlık orada kanıyor. Dünyanın en gelişmiş cinayet şebekesi konumunda olan İsrail rejimi, 723 gündür Gazze’de ve Batı Şeria’da soykırım ve istila politikası yürütüyor. Bununla da kalmıyor, bir taraftan el-Aksa provokasyonlarına devam ederken diğer taraftan Suriye’ye, İran’a, Yemen’e ve Lübnan’a saldırılar düzenliyor. Ahlaksız, ırkçı, alçak ve küstahlar” dedi.
Konuşmasında öğrencilere seslenen Rektör Zorlu, şunları söyledi: “Değerli öğrencilerim, İlahiyat eğitimi yalnızca kitap bilgisinden ibaret değildir. İlahiyat eğitimi, hakikati arayıştır. Vicdanı inşa ediştir. Zulüm karşısında susmamayı öğrenmektir. Bu fakültede aldığınız her ders, sadece sizin değil, insanlığın kaderiyle de ilgilidir. Burada öğrendiğiniz her bilgi, dünyanın başka bir köşesinde mazluma umut olsun. Burada öğrendiğiniz her bilgi, zulme karşı bir direnç aracı olsun. Bu sorumluluk bizlerin omuzlarındadır.”
“Tarih Zulmün Değil, Sabrın ve Adaletin Yanında Yazılacaktır”
Gazze’de insanlığın ağır bir imtihan verdiğini kaydeden Rektör Zorlu, “Bir yanda tanklar, bombalar, silahlar, diğer yanda sabır, iman ve direniş. Gazze dimdik ayakta kalacaktır. Yanlış hesap Kudüs’ten dönecektir. Kardeşlerimize buradan sesleniyoruz: Yalnız değilsiniz! Unutulmadınız! Dualarımız sizinle, umudumuz sizinle. Zafer Allah’ındır. Tarih zulmün değil, sabrın ve adaletin yanında yazılacaktır. Zulmedenler nasıl bir inkılaba uğrayıp devrileceklerini yakında bileceklerdir” şeklinde konuştu.
Rektör Zorlu, yeni akademik yılın hayırlı olması temennisinde bulunarak sözlerini tamamladı.
“Kudüs, Tarihi Boyunca En Uzun Süre Müslümanların İdaresinde Kalmıştır”
Açış dersini gerçekleştiren Prof. Dr. Mustafa Fayda, “İlk Dersimiz Gazze, Peygamberimiz ve İslam Ümmeti” başlığı altında konuştu.
İsrail Başbakanı Netanyahu’nun, Kudüs’ün İsrail’in ebedi başkenti olduğu iddiasını tarihin yalanladığını aktaran Prof. Dr. Fayda, “Yahudilik açısından Kudüs’ün kutsal bir şehir olarak kabul edilmesi başlangıçtan itibaren değildir, 6 ila 7 yüzyıl içinde teopolitik amaçlarla kutsallaştırılmıştır. Oysa Kudüs, ilk kıble olmasıyla birlikte kutsal özellik taşımaktadır. Kudüs, tarihi boyunca en uzun süre Müslümanların, Müslüman hakimiyetindeyse en uzun süre Türklerin idaresinde kalmıştır. Şehir yaklaşık olarak 752 yıl boyunca Türklerin yönetiminde bulunmuş, imar edilmiş ve geliştirilmiştir. Hakimiyet, şehre hizmet ve emek açısından bir tanımlama yapılacaksa, Kudüs’ü bir Müslüman kenti hatta bir Müslüman Türk kenti olarak tanımlamak en doğrusudur. Müslümanlar için Kudüs, hiçbir zaman siyasi çıkarların aracı değil, kutsallığın merkezi olmuştur. Yahudiler, Müslümanları kurtarıcı olarak karşılamışlardır. Yahudilerin, Hz. Muhammed döneminden itibaren, İslam fetihlerine karşı genel tavırlarının müspet olduğu ve hatta büyük bir sevinçle karşılandığına dair kaynaklarda pek çok örnek vardır” diye konuştu.
“Gazzeli Kardeşlerimiz, Her Tür Modern Silahla Gerçekleştirilen İsrail Zulmüne Karşı İmanlarıyla Direnmektedir”
Dünyanın farklı bölgelerinde, farklı tarihlerde bazı ülke ve topluluklar tarafından Müslümanlara karşı sadece fiziki silahlarla değil; eğitim, kültür gibi pek çok yöntemlerle de müdahalelerin olduğunu ve bunlara maruz kalan Müslümanların dinlerini, kültürlerini korumak için direniş gösterdiklerini anlatan Fayda şöyle konuştu: “Dünyanın pek çok noktasında olduğu gibi Filistin’deki Sumud hareketi de, işgal ve sömürgeye karşı yalnızca silahlı yollarla değil, aynı zamanda kimliği, kültürü, ahlakı ve adaleti koruma iradesiyle ortaya çıkmıştır. Bugün de Gazzeli kardeşlerimiz, her türlü modern silahla gerçekleştirilen İsrail zulmüne karşı imanlarıyla direnmektedir.”
Konuşmaların ardından program, Gazze ve İslam ümmeti için yapılan dua, hediye takdimi ve fotoğraf çekimiyle sona erdi.